Konaklama yapılarında iç mekan kalitesini belirleyen pek çok parametre, tasarım kararlarının ötesine geçerek mühendislik çözümleriyle doğrudan ilişki kurar. Hacim akustiği, bu parametreler arasında yapının işlevsel başarısını etkileyen temel teknik gereksinimlerden biridir. Özellikle yüksek sirkülasyonlu ve geniş hacimli konaklama yapılarında, sesin uzam içerisindeki davranışı; kullanıcı deneyimi, alanın çok yönlü kullanımı ve program çeşitliliği açısından belirleyici rol oynar.
Prestijli konaklama projelerinde balo salonları, toplantı odaları ve lobiler gibi çok işlevli alanlar, farklı ses kaynaklarının eş zamanlı çalıştığı, konuşma ve dinleme netliğinin önemli olduğu hacimlerdir. Bu tür alanlarda sesin mekanda kontrolsüz biçimde yankılanması ya da uğultu etkisi oluşturması, işitsel konforu zayıflatır ve mekanın kullanım kalitesini düşürür. Akustik yalıtım ya da hacim içi ses kontrolü, bu bağlamda, mimari kompozisyonun ayrılmaz bir bileşeni olarak ele alınmalıdır. Seçilecek sistem, estetik yapıyla bütünleşebilen, yüzeyde müdahale izleri taşımayan, performansı saha koşullarında test edilmiş bir nitelikte olmalıdır.
The Peninsula İstanbul, İstanbul’un Beyoğlu bölgesinde konumlanan, tarihi ve kültürel katmanları güçlü bir konaklama yapısı olarak tasarlandı. ZF Design tarafından geliştirilen iç mekan kurgu anlayışı, yapının mimari belleğini koruyan ama güncel konfor ihtiyaçlarını da karşılayan bir yapıya sahiptir. Yapının 1.550 m²’lik balo salonu, toplantı odası ve lobi alanlarında gerçekleştirilen hacim akustiği düzenlemesi, disiplinler arası bir planlama sürecinin sonucudur. Adım İnşaat olarak üstlendiğimiz bu projede, mimari tasarıma entegre biçimde ilerleyen bir uygulama modeli geliştirdik. Süreç boyunca Talayman Akustik danışmanlığında yürütülen performans analizleri ve saha testleriyle sistemin etki düzeyi kontrol altında tutuldu.
Proje kapsamında önerdiğimiz Sonacoustic PL sistemi, uygulama yüzeyinde homojen bir bitiş sağlayan, mineral bazlı ve yüksek performanslı bir akustik çözüm olarak tercih edildi. Sistemin yüksek ses emilim kapasitesi, geniş hacimli alanlarda yankılanmayı dengeleyerek konuşma netliğini artırdı. Yanmazlık özelliği ile yangın güvenliği açısından uluslararası otelcilik standartlarına uyum gösterirken; yüzeyin estetik dokusu, tarihi tavan desenlerini ve yapısal detayları gölgede bırakmayan bir karakter sundu.
Uygulama süreci, her aşamada planlama, doğrulama ve entegrasyon olmak üzere üç ana eksende ilerledi. İlk aşamada, hacimlerin akustik analizleri yapılarak yankı süresi hedefleri belirlendi. Bu değerler, simülasyon sonuçlarıyla desteklenerek hangi yüzeylerin nasıl bir emici katmanla kaplanacağı projelendirildi. Ardından, Sonacoustic PL sistemi için gerekli olan yüzey hazırlığı, sabitlenme detayları ve uygulama metodu, malzeme teknik dokümanları ve proje talepleri doğrultusunda tanımlandı. Son aşamada ise saha uygulamaları tamamlandıktan sonra yapılan performans ölçümleri ile sistemin hedeflenen değerlere ulaşıp ulaşmadığı denetlendi. Yankı süresi, uğultu seviyesi ve ses karmaşası gibi kriterlerde belirgin iyileşmeler gözlemlendi.
Balo salonunda yapılan uygulama sonucunda, sesin hacim içinde homojen dağılması sağlandı. Konuşma sırasında oluşan sesin karşı duvara çarparak geri gelmesiyle oluşan gecikme süresi düşürüldü. Böylece, sahne önüyle arka alan arasında işitsel süreklilik kuruldu. Toplantı odalarında ise daha düşük yankı süresi hedeflenerek konuşma netliği artırıldı. Lobi alanında, geniş yüzeylerin neden olduğu uğultu etkisi dengelendi ve kullanıcılar açısından daha dingin bir atmosfer elde edildi. Bu sonuçlar, hem akustik analizlerle hem de kullanıcı geri bildirimleriyle doğrulandı.
Sonacoustic PL sisteminin bir diğer önemli özelliği, mineral bazlı yapısı sayesinde çevresel sürdürülebilirlik açısından da güçlü bir çözüm sunmasıdır. Düşük VOC emisyonuna sahip olması, iç hava kalitesini olumlu yönde etkilerken; yangın güvenliği, antibakteriyel direnç ve bakım gerektirmeyen yapısıyla işletme süreçlerini de kolaylaştırır. Projede tercih ettiğimiz uygulama yöntemi, sistemin mevcut yüzeye zarar vermeden entegre edilmesine imkan tanıdı. Bu sayede, yapıdaki özgün mimari detaylar korunarak teknik performans artırıldı.
The Peninsula İstanbul, Adım İnşaat’ın teknik uzmanlık, malzeme bilgisi ve uygulama kabiliyetiyle bütünleşen disiplinler arası proje yönetimi anlayışını temsil eden güçlü bir örnektir. Estetik değerlerden taviz vermeden geliştirilen bu uygulama, akustik performansı görünür kılmadan yapı bütünlüğüne entegre etmenin mümkün olduğunu gösterdi. Projeye sağladığımız katkı; doğru analiz, doğru uygulama ve doğru denetim süreciyle sonuçların sahada karşılık bulmasını sağladı.